Konuşmayı sevmiyorsun ama bizi, hepimizi gördüğünü ve duyduğunu umuyorum. Benim gibi sen de görmeyi ve yaratmayı tercih ediyorsun. Ben senin şu anda bir yerlerde bir şeyler yaratıp yaratmadığını bilmiyorum. Yine de hatırlatayım, bizlere birtakım işaretler gönderiyorsun diye umut ediyoruz. Mesela dün, yaklaşık beş litre bira içtikten sonra sabaha karşı parmaklarımın arasında bir kaşıntıyla uyandım. Aklıma önce karaciğerim sonra da sen geldin. “İşte!” dedim, “Gerçek bir yaratıcı!”.
Dostoyevski yazmaya başladığında acaba ne hissettin? Onu okuduğumda tam olarak “İşte!” demiştim içimden “Gerçek bir yaratıcı!”. Sanırım şu her şeyi yaratmış olduğun fikri insanlara yetiyordur. Bence yine de Dostoyevski üzerine yeniden düşünülmesi gerekiyor. Hem bir yazar hem de bir tanrı olarak.
Kabul etmeliyim ki değişik bir tarzın var. Orta ikideki fen öğretmenimiz gibisin. Hiçbir şey yaptığını görmesekte hakkında duyduklarımız yetiyor. Çabuk sinirleniyorsun. Tevrat’a bakacak olursak iyi güreşiyorsun. Sonra her şeyi biliyorsun. En azından kutsal kitaplara öyle yazdırmışsın. Bu konu üzerine uzun süre düşündüm ve aslında çok küçük bir kısmıyla ilgilendiğimi fark ettim. Kuantum Dolanıklığı’nı bildiğin gibi taze fasulyenin kilosunun kaç para olduğunu da biliyorsun. Ama işin taze fasulye kısmı benim daha çok ilgimi çekiyor. Bunun sezilebilir ve sevilebilir bir yanı var. Sıkıcı bir tarafı da vardır elbet. Açıkçası her anında neler olacağını bildiğim durumlar yaratıp sonra da oturup izlemezdim.
Bizi affetmedin. Bildiğimiz kadarıyla bu yüzden dünyadayız. Konunun elma olmadığının farkındayım ama bağışlayıcı olduğunu söylüyorlar bize. İşine karışmak gibi olmasın ancak daha baştan böyle olmayabilirdi. Bir de şu ibadet konusu, neden bu kadar önemsediğini anlayamıyorum. Bir kazancın var gibi ama bu tür hesap-kitap işlerine benim aklım ermiyor.
Bizleri 70-80 yıl kadar burada tutup geri çağırıyorsun. Dünya bizden çok daha yaşlı. Burayı anlayacak vaktimiz olmuyor. Çok sevdiklerini daha erken aldığını düşünüyoruz. Mesela benim sevdiklerimi hep erken aldın. Diğer tarafta bununla ilgili bir denge sağlandığını umuyorum.
Derdini bizim dillerimizde anlattığın için sana minnet borçluyuz. Gerçekten alçakgönüllü bir hareket. Zaten bizler için elinden geleni yaptığına dair bir şüphemiz yok. Neticede milyarlarca galaksinin içindeki milyarlarca yıldızdan birinin yakınlarında bir noktayız. Ama bizim sorunumuz evrende küçük bir nokta olmak değil, bunun farkında olmak.
Seni çocukların ölümüyle meşgul etmek istemiyoruz ancak burada sorun oluyor. Yani insanlar, onları neden bu kadar erken aldığın konusunda bir uzlaşmaya varabilmiş değil. O çocukların bir kısmı yazdırdığın kitapları okuyabilecek yaşta bile değiller. Ufaklıklara diğer tarafta ne söylendiğini merak etmişimdir hep.
Çocukken hep bir üçgen olarak hayal ettim seni. Hiçbir şey iç açılarının toplamı yüz seksen derece yapan bir tanrıdan daha büyük olamazdı benim için. Dua ettiğim zamanlar da oldu. Her gece aynı kabusu görmemek için, pencere pervazından giren rüzgarı durdurman için ve bizlere layık gördüğün bu kahrolası sefaletten kurtulmak için… Hiçbirine karşılık vermedin. Kabuslar, rüzgar ve sefalet hâlâ elinden geleni yapıyor.
Böyle böyle insanlardan da bir şey beklememeyi öğrendim. Eğer söylendiği gibi bu bir sınavsa sayısal kısmını çok sert buluyorum. Bunu bir sitem olarak alma lütfen ama bugün yirmi altı bin kişi açlıktan ölmüş. Sonsuz sınavın bir parçası olarak oldukça zor bir görevi yerine getirdiler. Fazla ileri gittim ama bilmeni isterim ki böyle olunca kendimizi çok önemsiz hissediyoruz.
Bu arada biz başka bir gezegen bulduk. Oraya gidiyoruz. Su da varmış. Belki de cehennem oralarda bir yerdedir. Belki de bizler bu tarafta senin hazırladığından daha korkunç bir cehennem yarattık.
Dünya gittikçe daha çirkin bir yer haline geldi ve bu bizler için sürpriz olmadı. Yine de rakı kadehine atılan buzun çıtırtısı için, yağmurla ıslanmış toprak kokusu için, kadınların belindeki gamzeler için, John Fante için, Rock’n Roll için, kız çocuklarının saçlarındaki balık tokalar için ve sevgilimin göğsüne kondurduğun siyah nokta için teşekkür etmek istiyorum. Yerinde olsam ben de onu oraya koyardım.